Belki de ölümden bile daha yakındı Şu içimize işleyen zaman. Her geçen dakikasında Her biten saniyesinde ... Ya da kasıp kavuran her mevsiminde . Sanki bir şeyler anlatmaya çalışıyor Yahut bir saat akrep yelkovan sesinde Yahut baharında, kışında, her mevsiminde... Oysa bizler hep bilmezden, görmezden gelmeye çalıştık Gelir geçer unutulur zaman diye... Yaşanır biter avutulur insan diye... Hep bu yüzden kahrolmadık mı zaten? Bütün hüznümüz, kederimiz, kırgınlığımız Umduğumuz gibi bulamayışımız değil mi?
Beni uğurla sabahlarından Beni kaçır bütün savaşlarından Tüm vakit doymadan zamana Uyandır beni yalan rüyalarından... Çare değilim, ilaç değilim Çiçekleri koklayan gökyüzü hiç değilim. Yaprakları savuran rüzgar değilim Ay ışığı altında saklanan gariban bir insanım ben. Kelebekleri seyrederim lambalar altında Kaldırım taşlarına ayak izi bırakırım Hiç kimse farketmeden... Arsız değilim , çocuk değilim. Göz yaşı dökmeyi seven bir insan değilim. Aşkından çöller aşabilen Mecnun değilim. Yalvarmayı kabullenen bir insan hiç değilim. Paltosunun cebine yaşanmışlıklar sığdıran bir insanım ben Şarkılara eşlik ederim duyabildigim kadar Duvarlara çiçekli resimler bırakırım Hiç kimseyi incitmeden... Aşık değilim, hain değilim. Olmazları var edebilen bir insan değilim Sevgi oyunu oynayacak kadar güçlü değilim Kendimle baş başa kalacak kadar da yalnız değilim Bir avuç dolusu fotoğrafa, koca bir hayat emanet edemeyen bir insanım ben. Kapanırım içime yazabi...
Yorumlar
Yorum Gönder